Çoksatan kitapların ünlü yazarı Rövşen Abdullaoğlu, bugüne kadar ülkesi Azerbaycan`da irfan, felsefe, motivasyon psikolojisi, kişisel gelişim ve roman türünde, Bu Şehirde Kimse Yok mu, Zor Olsa Da Hayat Devam Ediyor gibi adından söz ettiren toplam 26 kitap yayımladı. Motivasyon kitaplarında Batı ve Doğu psikolojisine yönelen, teolojik ve psikolojik yaklaşımları sentezleyerek yeni motivasyon yöntemleri sunan Abdullahoğlu, kısa sürede geniş bir okur kitlesi kazandı. Kitapları Türkçeye, Rusçaya ve İngilizceye çevrilen yazar, üniversitelerde kişisel gelişim konusunda eğitimler veriyor, çeşitli etkinlikler kapsamında öğrencilerle de sık sık bir araya geliyor.
Bilimsel bir araştırma için gittiği Antarktika’dan yeni döndü. Bu zor ve ilgi çeken yolculuğu ve kitaplarını sordum kendisine. Hep birlikte okuyalım…
BU ŞEHİRDE KİMSE YOK ROMANI, BENİM İÇİN ÇOK ÖZEL
– Türk okurlar, sizi “Zor Olsa da Hayat Devam Ediyor” kitabıyla tanıdı. Bu konuda neler düşünüyorsunuz?
Türkiye’de, Temmuz ayında yayımlanmış “Zor Olsa da Hayat Devam Ediyor” kitabımın okurlar tarafından böyük ilgiyle karşılandığı ve yakın günlerde tekrar baskıya gideceği haberini aldım ve çok sevindim. Bu kitap Azerbaycan’da çokca okura, hayata yeniden tutunma ümidi vermeyi başardı. Birkaç yıl önce yayınlansa da hala bestseller listesinde ve her zaman çok güzel yorumlar almaktayız. İnsanlar için faydalı olduğunu görmek çok muhteşem duygular yaşatıyor.
– Bildiğim kadarıyla Azerbaycan’da çok satan “Bu Şehirde Kimse Yok” romanı Türkiye’de de yayınlanacak. Neler hissediyorsunuz?
“Bu Şehirde Kimse Yok” romanı, benim için çok özel. Romanda hayata dair aradığımız birçok sorunun cevabı saklı. Türkiye’de de yayınlanacak olması beni çok heyecanlandırdı, aynı zamanda çok gururlandırdı. İnanıyorum ki, aynı başarıyı Türkiye’de de gösterir ve okurlar tarafından çok sevilerek okunur.
SEYAHAT ETTİĞİM YERLERİ PLANLI BİR ŞEKİLDE SEÇİYORUM
– Hayatınızda çeşitli ülkelere seyahatlere de zaman ayırıyorsunuz. Seyahatler size neler kazandırıyor?
Seyahatlerin psikolojik ve kişisel gelişimimizde faydası o kadar çok ki, bu konuda ayrıca bir kitap yazmak gerekiyor. Öyle bilgiler vardır ki onları okumayla sağlamak mümkün değildir. Birçok duygu ve izlenim de yalnız seyahat sırasında yaşanıyor. Ünlü düşünürlerden birini bu konuda bir sözü var: “Dünya kalın bir kitap. Onun sayfalarının çoğu seyahatlerle okunur.” Bense şöyle söylerdim: Dünyayla birlikte kendini de keşfediyorsun, tanıyorsun. İnsan her gezide kendi sınırlarını da genişletir ayrıca zayıf noktalarını da görür.
– Seyahat etmek bir yandan da bizi motive ediyor, değil mi?
Seyahat sırasında insanların sürekli hareket, gelişme hâlinde olduğunu görüyorsun. Bu ise sana güçlü motivasyon sağlıyor. Su hayattır ancak hareketsiz kaldığında o da kalitesini kaybeder. Sınırlı bir çerçevenin içinde kalmak elimizde ne kadar çok sınırsız olanaklar olduğunu görmemizi engeller. Bir süre sonra o olanaklar da mahvolup gider. Geziler ufkumuzu genişletir, farklı milletleri, farklı sanat örneklerini, dünya siyasetini anlamak için gözlerimizi açar. Çok seyahat eden insan eleştirilere, reformlara açık olur, farklı yaklaşımlar, yenilikler onu korkutmaz. Hoşgörülü olur, empati becerisi yükselir.
– Gezdiğiniz ülkeler, kitaplarınıza da ilham oluyor. Nereye gideceğiniz planlı mı? Bu süreç nasıl işliyor?
Seyahat ettiğim yerleri planlı bir şekilde seçiyorum. Gördüklerim daha sonra eserler için malzemeye dönüşüyor. Görüp, hissedip, yaşayıp yazmak esere özel bir tat katıyor – eser canlı oluyor, nefes alıyor, yazarın izlenimleri orada hissediliyor.
– Bir örnek verebilir misiniz?
Srebrenitsa katliamı ile ilgili Raylara Yatan Adam romanında bazı bölümler var. Bosna Hersek’teyken Srebrenitsa’da bulundum, katliam kurbanlarının mezarlarının bulunduğu mezarlığı ziyaret ettim, o olayın canlı tanıklarıyla görüşüp konuştum. İnsan adeta olaylara tanık oluyor. Bu izlenimler eserin kahramanlarıyla aynılaşmayı, onların acılarını derinden hissedebilmeyi sağlıyor. O zaman yazar, eseri bir meta olarak değil, kendisinin bir parçası olarak görüyor, oluşması için canını ortaya koyuyor. Kaderi onu endişelendiriyor. Eser de güzel oluyor, akıbeti diğer kitaplardan faklı oluyor.
BU GEZİMLE İLGİLİ ŞUNU SÖYLEYEBİLİRİM: BEKLEDİĞİMDEN DAHA DA GÜZEL GEÇTİ
– Afrika’yla ilgili de bir kitabınız olacak, değil mi? Ne zaman yayımlanacak?
Afrika ülkelerine üç gezi yaptım, elimde çok ilginç malzemeler var. İlk kitabın konusu artık hazır, üzerinde çalışıyorum. Bu yıl yayımlanır diye düşünüyorum.
– Peki ya Antarktika geziniz, onu da tamamladınız? Sanırım en çok onu merak ediyorum. Nasıldı?
Daha çok şaşkınlık hissediyorum. Bazen bu seyahat bir rüyaymış gibi geliyor. İnanılmaz izlenimler var. Oldukça ilginç ve önemli bilgilerle döndüm.
– Güzergâhınız nasıldı?
Uçakla Bakü’den İstanbul’a, oradan Brezilya’ya, oradan da Arjantin’e. Arjantin’in en güneyindeki Ushuaia şehrinden Antarktika’ya kadar olan mesafe 1000 km’dir. O mesafeyi de gemiyle katettik.
– Harika! Peki Antarktika’yla ilgili size sorulan en ilginç soru ne?
İlginç sorular çok, sık sık kutup ayısı görüp görmediğimi soruyorlar. Kutup ayıları ise Antarktika’da değil, Kuzey Kutbu’nda yaşar : )
– Gezi nasıldı? Beklediğiniz gibi geçti mi?
Genel olarak hiçbir gezi tam olarak istediğiniz gibi geçmez. Biz hayatımızın yarısına hâkimiz. Diğer yarımız birçok sübjektif ve objektif etkenlere, beklemediğimiz, bize bağlı olmayan olaylara bağlıdır. Bazen istediğimizi yapamayız, bazen planlarımız beklediğimizden daha güzel gerçekleşir, bazen de hiç beklemezken daha ilginç olaylarla karşılaşırız. Bütün bunların sonucunda bizde seyahatle ilgili genel bir düşünce şekillenir. Bu gezimle ilgili şunu söyleyebilirim: Beklediğimden daha da güzel geçti.
Damla Karakuş: Teşekkür ederim.
Rövşen Abdullahoğlu: Teşekkür ederim.
*
Damla Karakuş