Omo Nehri Vadisi’nde yaşayan Hamar Kabilesi ile tanışmak için önce Turmi bölgesine geldik. Hamarların köyü buraya çok yakın. Genellikle Omo Vadisi’ne iki bölgeden ulaşım sağlanıyor. Ya Arba Minch’ten, burası başkentin 500 km güneyinde bulunmakta ya da Cinka’dan. İkinci yol daha uzundur. Biz ikinci yolu seçtik ve Addis Ababa’dan uçakla Cinka’ya, oradan da arabayla Turmi’ye geldik.
Burası Turmi Kasabasında kaldığımız barınak. Civarda geceyi geçirmek için bulabildiğimiz tek düzgün yer burasıydı. Elektrik olmadığı için jeneratör kullanıyorlar. Onu da gece olunca hemen kapatıyorlar. Bu barınakta kalanların hemen hemen hepsi yabancılardı. Çeşitli ülkelerden gelen bloggerler, gezginler, televizyon kanallarının ya da Afrika’nın herhangi bir örgütünün temsilcileri…
Burası barınağın tek restoranı. Restoranda yanımızda getirdiğimiz konserveleri yedik. Birçok sosyal alanda olduğu gibi restoranın bahçesinde de sigara içmek yasak.
Kaldığımız oda. Dışarıya çıktığımızda odanın kapısına bizde ahırlara asılan küçük asma kilit takıp gidiyorduk. Kaybolan eşyalardan hiç kimse sorumlu değil. Haşerelerden korunmak için yatakların cibinliği de var. Burada cibinlik olmadan uyumak tehlikelidir. Haşere ve böcek sokması bazen ölümcül hastalıklara yol açabiliyor.
Arkamızdakiler de Gino ve Babi. Gino, Elvin’in arkasındaki genç, Hamar Kabilesindendir. Uzun zaman önce şehre taşınmış, köyden uzaklaşmış. Biraz İngilizce biliyor. Hamar Kabilesinin içine onun kılavuzluğunda girdik. Benim arkamdaki ise Babi. Babi bütün Güney Etiyopya, Omo Vadisi arazisinde bizim genel kılavuzumuzdu. Ama Babi’nin yanımızda olması kabilelerin yaşadıkları köylere girebilmek için yeterli değildi. Her köyde Babi oradan tanıdığı yerli kılavuzu davet ediyordu.
Hamar Kabilesi Omo Vadisi’nin güney kıyılarında yaşıyor. Yaşadıkları arazi oldukça geniş, seyrek çalılıklar ve cılız ağaçlarla kaplıdır. Topraklar birilerine değil, bütün kabileye ait olduğundan hayvanlarını rahatça otlatabiliyorlar. Hamarlar eskiden yaban domuzu ve antilop avlayarak geçinirlermiş, günümüzde hayvanların azalması ile birlikte avcılıktan hayvancılığa geçiş yapmak zorunda kalmışlar. Ben bu bölgede ne bir yaban domuzu ne de bir antilop gördüm. Çobanlar silahla dolaşıyor. Bu, diğer kabilelerin saldırılarına, baskınlarına ve vahşi hayvanlara karşı bir önlemdir.
Hamarlar daha verimli topraklar için yerlerini değiştirebiliyorlar. Büyük emlaklara sahip olmadıkları için taşınıp başka bir yere yerleşmek çok da zor olmuyor. Hamarların evleri. İşleri büyükbaş hayvancılık olduğundan hayvan derisiyle dolu. Bazen hayvanı da evin içine sokuyorlar. Burada hem yemek yiyor hem de yatıp dinleniyorlar. Evde fazladan hiçbir şey bulunmuyor sadece zaruri eşyalar.
Deri aşılayan kadınlar.
Öğünlerinin çok çeşitli olduğu söylenemez. Bal, yağ, peynir, süt ürünleri çok kullanılıyor. Et yemeklerini nadiren yapıyorlar çünkü hayvanları çoğunlukla sütü için besliyorlar. Yemekleri çoğunlukla lapa şeklindedir. Bütün köy geceleri toplanıp kendi yaptıkları içkiden içiyor, dans edip eğleniyorlar. Bu şekilde dünyadan habersiz, kaygısızca yaşayıp gidiyorlar.
Biz köye girdiğimizde cenaze vardı. Erkekler cenaze törenine gitmişlerdi, köyde yaşlılar, çok az sayıda kadın ve küçük çocuklar kalmıştı. Bir de otomatik tüfek taşıyan bir genç köyün girişinde muhafız olarak durmaktaydı. Cenaze törenine katılmamıza izin vermediler. Yabancıların oraya gitmesi yasak. Sadece ateş seslerini duyduk. Ölülerini son menzillerine ateş sesleriyle uğurluyorlar. Gelişimize sevinen çocuklara şeker dağıtıyorum.
Bu üç erkek kardeş çok tatlıydı, süsleri de çok yakışmıştı. Sonunda güldürmeyi başardım.
Çokeşlilik Hamar Kabilesi için normal bir durum. Hamar erkeği birkaç kadınla evlenebilir, kadınsa sadece bir erkekle. Erkek kadının ailesine başlık parası ödemelidir. Bu meblağ bazen o kadar çok oluyor ki bir ömür ödemeleri gerekiyor. Yirmi büyükbaş hayvan artık çok yüksek başlık parası sayılıyor. Büyük iddia koşulların ilkelliğine bakmaz. İnsanın açgözlülüğü sınır tanımıyor. Erkek evlendiği kadının boynuna gümüş renkli özel bir halka takar, bizim nişan yüzüğü gibi bir şey. Sonra da o halkadan tutup kadınını kendi evine götürür. Kadın bu halkayı hayatının sonuna dek taşımak zorunda. Erkeğin evlendiği ilk kadının nüfuzu sonraki kadınlardan daha üstün oluyor. Onlara emir verebiliyor. Onun boynunda kabarık düğümü bulunan bir demir halka olur. İkinci eşte iki, üçüncüde de üç halka bulunuyor. Bu, birinci eştir.
Hamar ailesinde büyüklerin nüfuzu geçerli. Kızın hatta erkeğin evlenmesi aile reisine bağlı. Aile bağları bu kabilede güçlüdür, yardımlaşma da çoktur. Kadınlar köyde odun topluyor, su taşıyorlar. Erkekler ise dışarıdaki işleri yapıyor, hayvanları otlatıyorlar. Bir erkeğin birkaç karısı olduğu zaman ağır ev işlerini kendi aralarında paylaşıyorlar. Bu yüzden de erkekler birkaç kadınla evlenmeye çalışıyorlar. Erkekler eşlerine karşı pek dikkatli değiller. Aile içi ilişki daha çok erkeğin eşlerini koruması ve ailenin refahı için çalışması şeklinde görülmektedir.
Hamar Kabilesi sıra dışı ritüelleri ile farklılık gösterir. Erkeklerin büyüdüklerini ispatlamak amacıyla boğadan atlama töreni çok ünlüdür. Genç adam ancak bu sınavı başarıyla kazandıktan sonra evlenmek hevesine düşebilir. Kadınlar da ritüelsiz değiller. Onlar aşklarını sabitlemek için özel dayak yeme törenine katılırlar. Bu iki ritüelle ilgili geniş bir foto makale hazırladım. Boğadan atlama töreninden gelen Hamar kadını. Sırtı kırbaç darbelerinden parçalanmış durumda. Bu izleri gelecek hayatında gururla taşıyacak.
Boğadan atlama törenine gelen silahlı Hamar gençleri. Yanımdakinin çok ciddi bir yüz ifadesi var. Ne kadar şaka yapsam da telefonda fotoğraf göstersem de faydası olmadı, asla gülmedi. Hatta kimsenin kayıtsız kalamadığı, kamerada kendini gördüğünde bile tepkisi yoktu. Yanındaki güldü, o gülmedi.
Burada artık silahını elinden aldım. Gönülsüzce silahını bana verdi. Gözlükleri de özellikle dikkat çekiyor, süslü, güllü dallı gözlükler. Kadınlar gibi kısa etek giyiniyorlar. Rengârenk küpeler, kolyeler takıyorlar. Hamarlar hayat tarzlarını ve geleneklerini çok yüksek değerlendiriyorlar. Onları ilkel varlıklar gibi görürseniz, kültürlerine, ritüellerine alaycı bir şekilde yaklaşırsanız öfkeleriyle karşılaşmanız kaçınılmazdır.
Hamarlar dış görünüş itibariyle Mursi, Surma, Konso kabilelerinden oldukça farklılık gösteriyorlar. Hem giyimleri hem saç modelleri hem de cilt renkleri farklıdır, daha açık tenlidirler. Hamar kadınları Afrika kabileleri içinde en güzel kadın sayılmaktadırlar. Zamanlarının çoğunu da süslenmeye ayırıyorlar. Hamarlar modern kozmetik endüstrisinden habersizler. Bu yüzden de saç modelleri için kil, bal ve yumurta kullanıyorlar. Saçlarına kil sürüp örüyorlar, bazen ise başlarının tamamına sürdükleri kil kuruyup şapka şeklini alıyor. Kollarında açtıkları çeşitli yara izleri de süs özelliği taşımaktadır.
Vücutlarına koyu kahverengi, kırmızı sıvı sürüyorlar. Gün içinde yaptıkları çeşitli macunlarla ciltlerine masaj yapmaya çok zaman ayırıyorlar. Kadınlar macunla birbirlerine masaj yapıyorlar. Balı da o sırada kullanıyorlar. Vücutlarına sürdükleri macunun özel, tuhaf bir kokusu vardı. Kollarına, boyunlarına, ayaklarına çeşitli süs eşyaları takıyorlar. Ellerine geçen her şey süs objesine dönüşebiliyor. Bu, bir kavanoz kapağı, boş mermi kovanı, kuş tüyü, keçi derisi vs. olabiliyor.
Ait olduğu halkın bütün ilginç adetlerinin, muhitin, coğrafyanın, farklı insan psikolojisinin izleri bu Hamar kadınının fotoğrafına yansımış. Keder ise bütün gözlerin dilinde aynıdır. Ödüle layık bir fotoğraf bence. Elindeki kemikten yapılmış bir borazan. Bu tür borazanla çeşitli sinyaller veriyor, bununla belirli bilgileri iletiyorlar.
Bu çocuklar, ‘Bizi de yanınızda götürün’, diyorlardı.
Masum çocuklar Afrika’da en unutulmaz hatıramız oldular.
Köyden ayrılırken köy halkı bizi uğurlamak için geldi. Arabayı köyün dışına park etmiştik. Bizi arabaya kadar geçirdiler.