Aklınıza durmadan, motivasyonunuzu düşüren, karamsarlık oluşturan, özgüveninizi yok eden, size eksiklik duygusu aşılayan vesveseler hiç gelir mi?: “Ya olmazsa ya kaybedersen; zor olacak, kendine uygun bir iş bul; kandırma kendini; hangi işin oldu ki bu da olsun…”
Bu, nefsin eski alışkanlığıdır. Nefisten kastımız, insanın maddi tarafına ait, aklını sürekli olumsuz düşüncelerle meşgul eden karanlık kısmıdır. Nefis susmak nedir bilmez. Hayatından memnun olmayan, sinir hastası insanlara özgü takıntılı (obsesif) düşünceler gibi insanın yakasını bırakmaz çünkü insan doğasının bir parçasıdır.
O yüzden bu düşüncelerle yaşamaya alışmamız gerekiyor. Onları dinlememeli, duymazdan gelmeliyiz. Bu takıntılı düşünceleri ciddiye almak bizi kötü etkileyebilir.
Çocukluğumuzdan beri her gün duyduğumuz anlamsız sözlerdir bunlar. Bizi hayatta yalnızca başarıya götüren yolda yürümeli, zorlukları inançla ve tek tek aşmalı ve işimize azimle sarılmalıyız. Geride kalanlara aldırmadan.
Bu yolda gelişmeni istemeyen insanlara içinden şöyle söyle: “Bu yolda ilerlememden rahatsız mı oluyorsunuz?” Onlardan hemen: “Evet,” cevabını alacaksınız. Derhâl cevabınızı yapıştırın: “Ama ben çok rahatım. Öyleyse rahatımı sizin rahatsızlığınız yüzünden neden bozayım ki?”
Demek ki zor hayatı rahat yaşamak istiyorsanız, öncelikle takıntılı düşüncelerinizi susturmalı, onları duymazdan gelmeyi öğrenmelisiniz çünkü onlar hayatımızın doğal akışının bir parçasıdırlar ve hep yanımızda olacaklar ancak önemli olan, bizi etkilemesine izin vermemektir.